Konferans

Felsefe iki tarafı keskin bıçak

Düşünce bilimi olan felsefe hala anlaşılamıyor.

Türkiye Yazarlar Birliği Erzincan Şubesinin Haftalık kültürel programları devam ediyor. Bu hafta Erzurum Atatürk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Felsefe bölümü öğretim Üyesi Prof. Dr. H. Ömer Özden  “Toplumumuz ve Felsefe” konulu bir konuşma yaptı.

Prof. Dr. Ömer Özdeni konuşması için Kürsüye Davet eden Türkiye Yazarlar Birliği Şube Başkanı Halil İbrahim Özdemir: “Prof. Dr. Ömer Özden’i uzun zamandır tanıyorum. Etkili konuşmalar yapan bir hatiptir. Bizi kırmadı. Erzurum’dan kalkarak Erzincan’a kadar geldi. Kendisine teşekkür ediyorum”. Diyerek Prof. Dr. H. Ömer Özden’i kürsüye davet etti.

Prof. Dr. H. Ömer Özden kürsüye gelerek felsefenin ortaya çıkışını ve tarihini anlattı.  Prof. Dr.Özdenİnsan araştıran, inceleyen, sorgulayan bir varlıktır. Evren, Allah tarafından yaratılmış, onun “ol” demesi ile olmuştur. Cenab-ı Hak kâinatı altı evrede yarattığını ayetlerinde ifade ediyor. İnsanlar evrenin nasıl ve niçin yaratıldığını merak etmez mi?  Niçin ifadesinin cevabını bize Kuran’ı Kerim vermiştir.  Allah insanları ve diğer varlıkları kendisine ibadet etsin, kendisini bilsin ve tanısın diye yaratmıştır. Altı evredeki yaratılışın nasılını ve niçinini çözmek için felsefe vardır. Felsefenin asıl görevi niçin ve nedenlerle uğraşmaktır.  Teles’in başlattığı akım Yunan’da Platon’a kadar ilerlemiş, O ise felsefeyi görünenin ötesinde görünmeyen ideler dünyası olarak bahsetmiş, somut ve soyut varlıklardan söz etmiştir.  Eflatun der ki: “burada gördüğümüz varlıkların tamamı birer yansımadan ibarettir. Bir görüntüdür. Asılları ise ideler dünyasındadır.” İleri zamanlarda bizde tasavvufta vahdeti vücut, vahdeti mevcut olarak ortaya çıkmış ve felsefenin gelişimine önemli katkı sağlamıştır. Daha sonra yunanlı filozoflar gerçeğin arayışına girmişlerdir. Gerçek nedir sorusunun cevabına odaklanmışlardır. Onlardan sonra gelen talebeleri hocalarının izini takip etmiş ortaya yeni bir şey koyamamışlardır.” Şeklinde konuştu.

Prof. Dr. H. Ömer Özden konuşmasının bir bölümünde ise İslami anlamda düşünce ve tefekkürün önemine değinirken : “Kur’anda 115 yerde hikmet kelimesi geçer. Yaratan düşünmemizi ister. Tefekkeür edin der, düşünmez misiniz der.  Kuran’da 100 civarında akıl kelimesi geçer.  Bazen olaylara tersinden bakın der.  Nazar kelimesi kullanılır.  Bunu; ‘nazariyat üretin’ şeklinde anlamak lazım.  Araştırın, inceleyin, teori üretin anlamındadır. Terimleri gerçek anlamıyla kavramak lazımdır. Kuran, hatırlamazlar mı?  diye sorar.  Sizlere sunduğumuz hikmeti hatırlamanız lazım der, Kur’an düşünmek, incelemek teorilere ulaşmak anlamında yeni yeni yollar açar” .şeklinde konuşmasını sürdürdü.

İslam felsefecileri konusunda da konuşan Prof. Dr H. Ömer Özden konuşmasının son bölümünde ise; “İlk İslam alimi Ebu Hanife, akla dayalı Hanefi fıkhını ortaya çıkarmış. Bilinenden bilinmeyenlere geçişi başarmış, daha sonra felsefi eserler yayınlanmış. İslam dünyasında felsefi faaliyet başlamış. İlk İslami filozof Kindi’dir.  Farabi hem tercüme hem yeni fikirlerle uğraşmış. Bağdat’ta “Dar’ül Hikmet”te bulunmuş.  İbni Sina 57 yıllık ömründe ilginç fikirleri var. Hekim, eczacı, kimyacı fizikçi ve filozoftur.  Felsefe ile uğraştığı için tenkitlere uğramıştır. Kendisine zındık denilmiştir.   Bu sebeple de sürekli yer değiştirmiştir. Oysa İbn’i Sina Kur’an tefsiri yazmıştır.  Daha sonra çeşitli filozoflar gelip geçmiş Selçuklular döneminde Bâtıniler ortaya çıkmış.  Öğrencilerini Alamut kalesinde yetiştirmiş, eğitmiş,  Afyon yutturup cennet vadiyle istediğini yaptırmıştır.  Bunlarla mücadele için Alparslan Nizam’ul mülk’e Nizamiye medresesini kurdurmuştur. Gazali medresenin başına getirilmiş. Baş müderris olarak görev yapmıştır. Bâtınilerin baskısı ile Gazali görevini yapamamış.  İki yıl felsefe üzerine çalışmış ve kitaplar yazmıştır. Osmanlı döneminde Fatih bir medrese açıyor. Adı Sahnı Seman medresesidir. Kanunnamesinde her bölümde felsefe okunacak diye şart koyar. İlerlemenin yolu taklit değil düşünmektir. Felsefe ve mantık düşünmeyi gerektirir.  Kendisi düşünerek topların çizimini yapmıştır. 1500 lü yıllarının sonunda felsefe ile din karşı karşıya gelmiştir.  Felsefe dine karşıdır düşüncesi hâkim olmuştur. Felsefeciler küfürle itham edilmişlerdir.” Şeklinde konuştu.

Prof. Dr. H. Ömer Özden Konuşmasının son bölümünde yaptığı konuşmada: “Osmanlı’nın son dönemlerinde Darül Fününda materyalist bir felsefe akımı eğitim sistemine girmişti. 1949 da Ankara ilahiyat kurulup felsefe mantık dersleri okutulana kadar bütün okullarda materyalist bir düşünceyi öğrettik.   Sonradan açılan üniversite ve ilahiyat fakültelerinde yoğun olarak felsefe dersleri verildi.  Ama hala felsefeciler dinsiz olarak değerlendiriliyordu. Alet önemlidir. Alet ilmi de önemlidir. Aleti yanlış kullanırsanız sonuçlar da yanlış olur.  Felsefe iki tarafı keskin bıçak gibidir. Hangi tarafını kullandığınıza göre halkı mutlu edersiniz yahut halkı mutsuz edersiniz.” Şeklinde konuşmasını tamamladı.

Konuşmasının sonunda Yazarlar Birliği Şube Başkanı Halil İbrahim Özdemir, Prof. Dr. H. Ömer Özden’e bir teşekkür belgisi ve kitap hediye etti.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu